Sultanahmet Camii
İstanbul siluetinin en büyüleyici parçalarından biri olan Sultanahmet Camii, aynı zamanda İstanbul'un en önemli sembollerinden biridir. Onu böylesine büyüleyici kılan şey ise yalnızca heybetli görüntüsü değildir. Sultanahmet Camii'nin, 6 minareli olarak inşa edilen ilk cami olması gibi, diğerlerinden ayrılmasına sebep birçok özelliği vardır. Biz bu yazımızda, İstanbul'u ziyaret eden herkes tarafından hayranlıkla izlenen Sultanahmet Camii'nin tarihini sizlerle paylaşacağız. İşte İstanbul'un gözbebeğinin önemli tarihi!
Caminin banisi, 14 yaşındayken tahta oturan 1. Ahmed...
Osmanlı tarihinin en önemli eserlerinden olan Sultanahmet Camii, padişah I. Ahmet'in isteği ile Mimar Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır. 1603 yılında, sadece 14 yaşındayken 14. Osmanlı padişahı olarak tahta oturan I. Ahmet'in son derece dindar bir insan olduğu, birçok kaynakta belirtilmektedir.
17. yüzyıl başlarında İstanbul'un birçok tepesi, padişah ismi taşıyan cami ve külliyeler ile doluydu. Bunun yanı sıra Sultan Ahmet'in Allah'a bir teşekkür belgesi olmak üzere daha önce benzeri görülmemiş güzellikte bir mabed yükseltmek gibi bir isteği vardı.
Padişahın uygun gördüğü yer Ayşe Sultan Sarayı...
Sultan Ahmet'in isteği üzerine hemen mabedin inşa edilmesi için yer bakılmaya başlandı. Bakılan onca yer arasından padişah, hipodromun kıble yönünde bulunan Ayşe Sultan Sarayı'nı uygun gördü. Saray denize bakıyordu, alanı çok genişti, Topkapı Sarayı'na yakındı ve çevresi de çok kalabalık değildi. Bu nedenle yapılacak görkemli mabed için son derece idealdi. Sultan Ahmet sarayın sahibi Ayşe Hanım'a tamı tamına "otuz yük dinar halis ayar altın" ödeyerek sarayı satın aldı; kendisi de son derece memnun bir şekilde mülkünü sultana devretti.
Sarayın baş mimarı Mehmet Ağa...
Mimar Mehmet Ağa, o yıllarda sarayın baş mimarıydı. Mehmet Ağa, mimarlığı ve sedefkârlığı ile büyük ün yapmış bir mimardı. Bu nedenle camiyi yapma işi padişah tarafından ona verildi. Sultan Ahmet, Mehmet Ağa'dan Ayasofya ve Süleymaniye gibi görkemli anıtların arasına, onlarla yarışacak bir eser yapmasını istiyordu. Mehmet Ağa uzun bir çalışmanın ardından caminin planını çizdi ve sultana sundu. Sultan Ahmet mimarın açıklamalarını dinledi, planı beğendi ve onayladı.
"Ya Rab, Ahmet kulunun hizmetidir, kabul eyle!"
1609 yılında, güneşli bir perşembe gününde caminin temeline ilk kazma bizzat Sultan Ahmet tarafından vuruldu. Bu kazma bugün Topkapı Sarayı müzesinde sergilenmektedir. Temel kazılmaya başladığında sultan eteğiyle toprak taşıyarak "Ya Rab, Ahmet kulunun hizmetidir, kabul eyle!" şeklinde dua etmişti. Dilerseniz temel atma gününü bir de aynı yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi'nin ağzından dinleyelim:
"Cümle üstat mimar ve mühendisler toplanıp Üsküdarlı Mahmut Efendi'nin ve üstadımız Evliya Efendi'nin duaları ile esasının kazılmasına başladı. Evvela Sultan Ahmed Han, eteğine toprak doldurup ''Ya Rab! Ahmed kulunun hizmetidir, kabul eyle'' deyüp amelelerle birlikte temelden toprak taşıdı…''
7 yıl, 5 ay, 6 gün süren inşaat...
Caminin inşası yedi yılda tamamlandı. Nihayet 1616 yılı 2 Haziran Cuma gününe gelindiğinde, padişah ve devlet erkânının katılımıyla, aynı yerde görkemli bir açılış merasimi yapıldı. Davetlilere padişah tarafından büyük bir ziyafet verildi ve cami dualarla açıldı. Sultanahmet Camii içindeki renkli aydınlık, çinilerle süslü duvarları, sedef süslü kapıları, 6 minaresi ve İstanbul'un siluetini güzelleştiren görüntüsü ile herkeste hayranlık uyandırmıştı. Halk bu camiye o zamanlar "Yeni Cami" ismini vermişti. Eminönü'ne Yeni Cami adıyla başka bir cami yapıldıktan sonra ise cami, bugünkü "Sultanahmet Camii" ismini aldı.
6 minareli tek cami...
Sultanahmet Camii'nin 6 minareli tek cami olduğunu yukarıda belirtmiştik. Sultan Ahmet diğerlerinden farklı ve görkemli bir mabed inşa ettirmek için böyle bir istekte bulunmuştu. Ancak bu durum İslam camiasında tepki uyandıracaktı. Çünkü o dönemde altı minaresi olan tek mabed Mekke'de idi. Dolayısıyla bunun Kâbe’ye yapılan bir saygısızlık olduğu düşünülüyordu. Sultan Ahmet ise bu meseleyi İslam alemini memnun edecek bir yolla çözdü ve Mekke'ye 7. minareyi yaptırdı.
Hiçbir mabedde bulunmayan iç aydınlık...
Sultanahmet Camii sadece 6 minaresi ile değil, iç mekân süslemeleri ve iç aydınlığı ile de oldukça eşsiz bir yere sahiptir. Camiinin içinde hâkim olan mavi renkten dolayı, günümüzde burası Mavi Camii (Blue Mosque) olarak da anılmaktadır. Camiinin maliyeti oldukça yüksek olmuştur ve eşsiz mimarisi benzersiz süslemelerle tamamlanmıştır. Yapıldığı dönemde camide bulunan avizelerin hazine değerinde olduğu söylenmektedir.
İşte eşsiz bir Osmanlı yapısı olan Sultanahmet Camii, benzersiz görüntüsü ile her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. Bize düşen ise bu mirası en iyi şekilde korumak ve gelecek nesillere aktarılmasına yardımcı olmaktır...